Karagöz Travel   Karagöz Travel
Karagöz Turizm Instagram Karagöz Turizm Facebook
Türsab
Çini Diyarına Yolculuk

Bu sene Uludağ’a mevsimin ilk karı erken düştü...Kışın soğunu biraz daha erken hissettik geçtiğimiz senelere göre ve yağmurlu bir haftayı geride bıraktık. Ve yağmurlu bir Cumartesi gününü, öyle ki Pazar günü gitmeyi planladığımız Kütahya gezimiz bile tehlikeye girmişti. Çini Diyarına yapacağımız yolculuğumuz sabahtan akşama kadar aralıksız süren yağmur sonunda yapılamama tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı ta ki akşamüstü Bufsad üyelerimizle Ressam Şefik Bursalı resim galerisinde Tuğrul Çakar’ın dia gösterisi için biraraya gelmemize kadar. Gösteri sonunda herkes Kütahya gezisine gitmeye hazırdı, soğuğa ve yağmura aldıran yoktu. Herkeste ertesi günün güzel bir gün olacağı inancı vardı. Ve biz geziyi gerçekleştirmeye karar verdik. Sabah uyandığımızda gunumuzun aydınlık ve ışık dolu geçeceğine dair ipuçları vardı. Heyecanla buluşma noktasına vardık. Yola koyulduğumuzda günün ilk ışıkları yolumuzu aydınlatmaya başlamıştı bile. Güneş doğduğunda bizlerde Mezitler boğazında kahvaltımızı yapıyorduk. Mezitler boğazındaki doğa ve renk değiştirmeye başlamış örtüsü artık sonbaharın iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladığının en önemli göstergesiydi... Bundan sonraki durağımız Çavdarhisar ve oradaki Aizonai Antik Kentiydi. Kütahya ya yaklaşırken porsuk nehrinin oluşturduğu baraj gölü kenarında Kütahyanın meşhur çini ustalarından Sıtkı Olçar’ın Seramik Evi adını verdiği  doyumsuz göl manzaralı yerde bir mola verdik. Çini diyarı yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı.

Bize Anadolu topraklarında olduğumuzu hissettiren yol manzaraları ile vaktin nasıl geçtiğini anlayamadan Çavdarhisar’a varmıştık. Aizonai Antik kenti bizi görkemli ve aynı zamanda Anadolunun en iyi korunmuş tapınağı olan Zeus tapınağı ile karşıladı. Aizonai Antik Frigya uygarlığına bağlı olarak yaşayan Aizanitislerin ana yerleşme bölgesi olarak biliniyor. Gençliğinden beri Çavdarhisar’ın tek müze sorumlusu ve bekçisi olan Nazım amca bizim geldiğimizi görünce koşarak yanımıza geldi ve bize Aizonai hakkında bildiklerini bir bir anlatmaya başladı. Antik kentin geniş bir alana yayılmış olması ve vaktimizin darlığı sebebiyle, kentin sadece önemli bölümlerini gezme şansı bulduk. Nazım amcanın bizi heyecanla götürüp gösterdiği Hamam kalıntıları ve yer mozaiklerinden sonra Kütahya’ya doğru hareket etmenin zamanı gelmişti. Zira Kütahya’da da bizi bekleyen birçok yer vardı.

Kütahya’ya vardığımızda güneş şehri iyiden iyiye ısıtmaya başlamıştı. Öğle yemeğimizi yedikten sonra Kütahya sokaklarını arşınlamaya başladık. Eski bir mevlevihane olan ve sonradan camiye çevrilen Dönenler cami çok görkemliydi. Kütahyada padişah “Yıldırım Bayezıd” adına yapılmış tek cami olan Ulucami’de Bursamızın Ulucamisi ile boy ölçüşürcesine bizi bekliyordu. Kütahya kalesinin bulunduğu tepenin eteklerine doğru yürüyüşe geçtiğimizde hedefimiz Macar özgürlük savaşının önderlerinden Lajos Kossuth’un 1850-1851 yılları arasında Kütahya da konuk edildiği ve şu anda da müze haline getirilmiş evi ziyaret etmekti. Macar evi olarak ta bilinen müze Kütahya evlerinin tipik mimari özelliklerini taşıyan içinde Kossuth ‘ a ait eşyalar ile klasik Türk evine ait etnografik eserler teşhir edilen bir müze ev. Macar evinde  karşılaştığımız Kütahya Müze Müdürü Metin Türktüzün bize ev hakkında ve daha sonrada Çini müzesine kadar eşlik ederek eskiden imaret olan bina hakkında bilgiler verdi ve Kütahya şehri adına güzel bir misafirperverlik örneği gösterdi. Arkeoloji müzesi ve Çini Müzesi ise Kütahya ya gidildiğinde “görülmezse olmaz” yerlerden bence...


Kütahya şehrindeki turumuz Kütahya sokaklarında yaptığımız yürüyüş ile sona erdi. Kütahyanın eski çarşısından açık hava müzesi konumundaki geleneksel Kütahya evlerinin bulunduğu Germiyan sokağına doğru yaptığımız yürüyüş oldukça keyifli geçti. Hafızalarımıza ve fotoğraf makinalarımıza doldurduğumuz güzel anılarımızla Kütahya şehrinden ayrılma vakti artık gelmişti ama Kütahya ya gelmişken bir Çini atölyesini gezmemek olmazdı. Kütahya’dan ayrılmadan son durağımız Genç ortaklar çini atölyesiydi. Çininin ve seramiğin yolculuğunu izledik burada...

Hava kararmıstı ve Bursaya doğru yola koyulma vakti çoktan gelmişti.

Dolu dolu bir günden geriye kalanlar eminim ki bir gün karşımıza cıkacak fotoğraf karelerine yansıyacaktır...

Yazı ve Fotoğraflar: Uğur ÇELİKKOL / 05 Kasım 2001

Türsab  Türkiye

Karagöz Turizm Instagram  Karagöz Turizm Facebook

Gizlilik Politikası  Kullanım Şartları  Hesap Numaralarımız  Ödeme Şartları  İş Başvurusu

© 2020 Karagöz Turizm ve Seyahat Acentası

Profornet