MEĞER BURSA'DA TURİZM PATLAMIŞ
Meğer turizm patlamış, kaçın...
Kraliçe’nin, yani Windsor hanedanının varisi, Kral 6’ncı George’un kızı, Birleşik Krallık Hükümdarı, İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth Alexandra Mary’nin ziyaretinden sonra... Bursa’ya gelen İngiliz turist sayısında artış olmuş...
Ben görmedim diyen taş olur, Başkan görmüş ki öyle diyor...
Peki Turizm İl Müdürlüğü resmi rakamları ne diyor?..
Geçen yılın ilk 10 ayı...
Bursa’da kendiliğinden konaklayan İngiliz sayısı, 2 bin 333...
Bu yılın ilk 10 ayı, yani majestelerinin teşrifini izleyen beş ay dahil, şehrimizi şereflendiren İngiliz sayısı, sıkı durun...
2 bin 948...
İşte Kraliçe farkı, tam tamına 615...
Başkan tevazu göstermiş...
Patlamadır bu resmen, İngiliz turist patlamasıdır, kaçın...
Siz uyurken İngiliz yağmış Bursa’ya, bir değil iki değil tamı tamına, al-tı-yüz-on-beş İn-gi-liz...
Yani 100’er sterlin harcadıysalar, 6 bin sterlinden çok eder ki, Kraliçe’ye verilen yemeğin yarı bedelidir belki, deli para...
Kraliçe ve refakatçisi, iç güveyisi, Yunan Kralı 1’inci George’un torunu, veliaht Galler Prensi’nin babası, Greenwich Baronu ve Edinburgh Dükü, Prens Philip Mountbatten geldiler, yiyip içtiler, iki eşarp aldılar, bu oldu...
Demek ki bir de yatıya kalsalardı...
800 olacaktı, hatta 900 falan...
Kraliçe’nin kutsal ve asil ayak izlerini takip eden, bastığı yerlere kurban olan Britanyalı sel olup akacaktı da, Bursa bentdine sığmayıp taşacaktı...
Az kalsın...
***
Turist değişti, çünkü bizim turizm değişti...
Şimdi Ege’de, Akdeniz’de her şey dahil hesabı, uçaktan iniyor elin gavuru, direk 5 yıldıza, sabahtan akşama patlayana kadar yiyor, içiyor, beş dakika pazara, çarşıya uğramadan ve tesis dışına, esnafa beş dolar bırakmadan çekip gidiyor...
Haliyle o milyonlarca yabancı turistin Muğla, Aydın, İzmir, Antalya esnafına, dolayısıyla, yaşayan ekonomiye faidesi zırnık kadar oluyor...
Çeşme’den Alanya’ya uzayan ve dünyada eşi emsali olmayan yüzlerce kilometrelik muhteşem kıyı şeridinde turizmin hali bu iken...
Adalar’dan bir yüksek topuklu asilzade, birkaç saat gezelendi diye Bursa’nın turist istilasına uğramasını, üstelik bu işten ihya olmayı beklemek neyin nesidir?
***
Denizin mi kaldı, bulaşık suyu Marmara’nın yanında Erikli kalır, yeşilin mi kaldı, yeşil dedin mi, ‘Setbaşı’ndan az ötesi’ geliyor akla, ha Uludağ var, çıkış 40 dakika, iki otel arası mesafe 4 saat, kaplıcan mı, termalin mi kaldı, bırak şifa kenti deyü ahalinin Bursa’ya akmasını, Bursalı Manisa Salihli içmelerine gidiyor bayram tatilinde...
Ne kaldı geriye, elbette tarih kaldı, bin yılların mirası kaldı, ne kadar gizlense de İznik kaldı, surlar kaldı, Hisar kaldı, hanlar kaldı, hamamlar kaldı, çarşılar kaldı, camiler kaldı, türbeler kaldı, üzeri örtüldükçe boy veren geçmişimiz kaldı, birkaç iyi adamın olağanüstü çabasıyla dirilen, hayat bulan mekanlar kaldı...
Bizim görkemli tarihi eserlerimiz dururken olanca azametiyle, İngiltere’nin tarihi (!) eserine bel bağlamak, diyelim iyi niyetli, yaratıcı bir çabaydı...
Ama orada da çuvalladık, onun da sonun getiremedik...
Kraliçe’nin ayak izini sadece birkaç yüz kişi sürdü, görüldüğü gibi...
İngiliz anahtarının açtığı kapıdan ancak bu kadarı girebildi...
İngiliz gibi başlamıştı ama bir kez daha Türk gibi bitti, maalesef...
***
Haksızlık etmeyelim yine de, Bursa’nın son dönem turistik değerleri de yok değil...
Misal, Sguare of City ya da bat and çık...
İddia ediyorum, layıkıyla tanıtımı yapılsın, ‘kent avlusu’ Eyfel’den çok turist çeker, binlerce turist ‘niye ve nasıl’ sorularına cevap ararken en az beş ay konaklar...
Sonra da gelsin cukkalar..
27-11-2008 Olay Gazetesinden