KAPALIÇARŞI LOUIS VUITTON'A KARŞI
Louis Vuitton’un Kapalıçarşı’da büyük bir mağaza açma hazırlığı tepki çekti. Kapalıçarşı Esnaflar Derneği Başkanı Fırat, ‘Kapalıçarşı’nın kendisi marka. Yabancı markaların burada ne işi var?’ diyor.
Ünlü lüks giyim firması, çanta ve aksesuar üreticisi Louis Vuitton’un Kapalıçarşı’da büyük bir mağaza açmaya hazırlığı konuşuluyor. Yabancı firma, yan yana birkaç dükkânı birleştirecekmiş. Kapalıçarşı Derneği her türlü desteği veriyormuş. Çünkü Louis Vuitton’cular Kapalıçarşı’nın restorasyonuna destek vereceklermiş.
Büyüklerimiz ne demiş. “Sakala bir bit girmeye görsün... Ondan sonra o sakaldan hayır gelmez. Kesmekten başka yapacak şey kalmaz.” İşte o biçim...
Kapalıçarşı’ya bir yabancı marka girmeye görsün. Ondan sonra Kapalıçarşı’dan hayır beklenmez, Kapalıçarşı’nın “Kapalıçarşılığı” kalmaz.
Biz yabancı marka düşmanı değiliz. Tam tersine “hayranıyız”. Türkiye’ye girmedik yabancı marka kalmadı. Bırakınız İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirleri, Anadolu’daki alışveriş merkezleri ile şehirlerin ana caddeleri yabancı markaların satış mağazaları ile doldu.
Taklitle savaş stratejisi
Bir gerçek var. Türkiye’de ünlü yabancı markaların giysilerinin aksesuarlarının taklidi yapılıyor, ithal edilerek satılıyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi yabancı markalar, bu tür malların en çok satıldığı yerlerde kendi mağazalarını açarak, taklitlerin satışını engellemeye çalışıyor. İşte bu nedenle Türkiye’de yerli ve daha çok da yabancı turistlerin gelip geçtiği, ünlü yabancı markaların taklitlerinin satıldığı caddelerde, bölgelerde bu markalar kendi ürünlerini satmak için değil, taklit satışını engellemek için mağazalar açıyor.
Louis Vuitton da ancak taklit ürünle savaşmak için Kapalıçarşı’da mağaza açmak ister. Çünkü yabancı turist ve İstanbullu, Louis Vuitton’un malını almak için Kapalıçarşı’ya gitmez.
Tarih yok olmasın
Hafta sonu Kapalıçarşı Esnaflar Derneği Başkanı Dr. Hasan Fırat ile konuştum. Hasan Fırat hekimliği bırakmış, Buldan’da dokutturduğu tekstil ürünlerini Yağlıkçılar çarşısındaki dükkânında satıyor. Bana verdiği bilgiye göre, Louis Vuitton’la derneğin hiçbir teması olmamış. Hasan Fırat, “Kapalıçarşı’nın kendisi markadır. Yabancı markaların Kapalıçarşı’da ne işi var? İstanbul’da çok sayıda alışveriş merkezi yapıldı. Oralarda mağaza açsınlar. Kapalıçarşı’nın özelliğini koruyalım” diyor.
Louis Vuitton’un Kapalıçarşı’nın restorasyon projesini desteklemesi de söz konusu değilmiş. Kapalıçarşı 14 milyon 833 bin TL’lik proje çerçevesinde restore ediliyormuş. Restorasyon masraflarını İstanbul Özel İdaresi ve Fatih Belediyesi karşılıyormuş. Son olarak 1980 yılında küçük bir bakımdan geçen tarihi mekânın ilk günkü görüntüsüne kavuşması öngörülüyormuş. Yenileme kapsamında çarşının tüm altyapısı değiştirilerek ısıtma ve aydınlatma ihtiyaçları giderilecek, tarihi mekânın içerisinde bulunan hanlara zamanla yapılan eklentiler de temizlenecek. 1980 yılında değiştirilen kubbe yapısı orijinal hale dönüştürülecekmiş.
1461 yılında inşa edilen ve dünyanın en eski ve en büyük kapalıçarşısı olarak ünlenen Kapalıçarşı’mızın kıymetini bilelim. 45 dönüm kapalı alan üzerinde 3 bin 600 dükkânı olan çarşının 22 kapısı, 64 cadde ve sokağı var. Halı, deri, gümüş, altın, çini gibi 97 farklı tür eşya satan mağazalarda 25 bin kişi çalışıyor. Her gün çarşıyı yerli yabancı 300-400 bin kişi dolaşıyor.
“Kapalıçarşı’da yabancı markaların ne işi var?” diyenleri yabancı düşmanlığıyla karalamaya kalkmayınız.
Ahilik geleneği sürüyor
Kapalıçarşı’nın özelliğini korumasını gerektiren bir başka çok önemli özelliği var. Bu özellik 500 yıllık Ahilik geleneğini sürdüren, ayakta kalmış tek kurum olmasıdır. Ahilik, Ahi Evran Hazretleri tarafından Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir.
Güngör Uras - Milliyet Gazetesinden 24.07.2011 tarihli yazısı