İZNİK ÇİNİSİNDE YOK OLMA TEHLİKESİ
Osmanlı sanatının zirvelerinden biri olan İznik çinisi, ustaların sayısının azalması ve piyasadaki ucuz ve kalitesiz ürünlerin çoğalması sebebiyle yok olmaya başladı. 42 yıllık çini ustası Adil Can Güven, atölyelerin yavaş yavaş kapandığını söyledi.
Camilerde, saraylarda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleriyle göz kamaştıran İznik çinisinin geleceği tehdit altında. İznik çinisi, gelişen teknoloji ve kalitesiz malzemeler yüzünden tarihe karışıyor.
42 yıldır çini üretimi ile uğraşan Adil Can Güven, mesleğin yok olmaya başladığını söyledi. Yıllardır yaptığı mesleği devam ettirecek çırakların ve ustaların artık kalmadığını belirten Güven, evi gibi gördüğü atölyesinde İznik çiniciliğini sürdürmeye çalışıyor.
Genç yaşta mesleğe atıldığını kaydeden Güven, Anadolu`nun kalmayan ustalarına eriştiğini, onların bilgi ve tecrübelerinden faydalandığını dile getirdi.
Geleneksel seramik işlerini, aynı teknik ve teknolojiyle atölyede ürettiklerini söyleyen Güven, İznik çinisinin sadece bütün malzemesinin İznik’ten çıktığını anlatarak, “Bunların haricinde, `Ben İznik çinisi yapıyorum` diyen varsa kendini aldatıyordur. Ben İznik çinisinin ve seramiklerinin korunması, yaşatılması için mücadele veriyorum. İdealist bir insanım. Her fırını kapayışımda eski heyecanımı duyuyorum. Duymak lazım zaten. Çini benim hayat tarzı oldu” dedi.
Her meslekte olduğu gibi İznik çinisinin geleceği ile ilgili sıkıntılar olduğunu anlatan Güven, “El sanatı yapan insanların hangi statüde olacağı çok önemli. Bu devirde yavaş yavaş dükkanların kapanışı sürüyor. Ustalar kayboluyor. Çırakların artık bulunmayışı belimizi büküyor. Bu işten gönlünü, vücudunu, ailesini esirgemeyen insanların ayrı bir statüde olması lazım” diye konuştu.
HER ŞEYİN NAYLONU ÇIKTI
Halk eğitim merkezlerinde 2 ayda İznik çinisi için ustalık belgesi verilmesine de tepki gösteren Güven, “Her şeyin naylonu çıktı. Halk eğitim merkezlerimiz iyi bir görev yapıyor ama bu görevini bence tam olarak yapamıyor. Ustalık belgesi veriyor fakat kaç aylık belge veriyor. 2 ayda ne görüyorsa onun ustası oluyor. Bunların bir kritere bağlanması lazım. Kimin ne ustası olduğunu bilmesi lazım. Ben bu işi 42 yıldır yapıyorum ama benim o belgem yok” diye konuştu.
İznik çinisine benzeyen, kimyasal ürünler aracılığıyla üretilen sahte çinilerin sektöre zarar verdiğini dile getiren Güven, devlet büyüklerinin birbirlerine hediye ettiği çinilerin hepsinin gerçek olmadığını iddia etti.
Güven, “Dejenerasyon her zaman oluyor. Şimdi naylondan yapılan her şey daha ucuz oluyor. Milletin beğenisi de o yöne kaymaya başladı. Belki ekonomik durumdandır ama insanımızda estetik ve sanat gözü olması lazım. Devlet büyüklerinin birbirilerine çini diye verdikleri şeylere devam etsinler. Onlar Çini değil. Yani beyaz bir zemin üzerine klasik çini geçirmek, endüstriyel boyalarla onu boyatıp benzetmek çini olmuyor” şeklinde konuştu.
İZNİK ÇİNİSİ YOK OLDU
“Gerçek çiniyi herkes fark edemez” diyen Güven, İznik çinisinin gelişmesi için araştırma enstitüsü kurulması gerektiğine işaret etti.
Güven, “Her zaman onu söylüyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle İznik`te araştırma enstitüsü kurulması lazım. Olmuyorsa o zaman bize hiç kabahat bulmasınlar. Şimdi günümüzde her şey çini oldu. Sanki onlar, İznik’in dağlarından taşı mı alıyor, kili mi alıyor? Bunu bana cevaplasınlar, ben de buna İznik çinisi diyeyim. Zaten çini yok oldu. Yenisi gelmedi. Endişe verici bir durum. Araştırma enstitüsü yapılmalı. Bunun yanında bir atölye daha kurulsun” ifadelerini kullandı.