Yazı ve Fotoğraflar : Uğur ÇELİKKOL
e-mail: ugurcelikkol@karagoztravel.com
Web: www.karagoztravel.com
BEHRAMKALE & ASSOS
Assos , günümüzdeki yerleşim yeri Behramkale Köyü ile içiçe, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde, M.Ö. yedinci yüzyıldan bu yana, kesintisiz olarak yaklaşık iki bin yedi yüz yıldır yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Bölgede bulunan çok sayıda antik yerleşme merkezinin en önemlilerinden birisidir. Assos, ünlü filozof Aristo'nun burada evlenmesine neden olacak güzellikte saklı bir cennettir.
Tarihi evlerden oluşan köyde, Ortaçağ mimarisini andıran yapılar arasında dolaşırsınız. Tepelerde binlerce yıllık taşların üzerinde yürürken, pırıl pırıl denize karşı kurulmuş olan bu antik kentin sakinlerinin, ne kadar şanslı olduklarını düşünürsünüz. Yıkıntıların arasında geçmişin izlerini ararken, burnunuza çarpan kekik kokularını da görmezden gelemez tüm bölgeye hakim ilginç taş oluşumlarına hayranlıkla bakarsınız. Dolaşırken size mal satmak isteyen köylü satıcıların ısrarlı satış talepleri karşısında ne yapacağınızı şaşırırsınız.
Aristo Heryerde…
Behramkale’nin sokaklarını gezerken biliyorum ki Aristo hemen yakınlarda bir yerde… Sanki bir evin kapısı açılacakta beni içeriye buyur edecek. Behramkale’yi bu denli ünlü yaptığı, adının adıyla anılmasını sağladığı ve köyün içinde bir yerde olduğu hissi verdiği için Aristo’suz bir Behramkale düşünülemez. Yaşadığı çağda edinilmiş bilgilerin tümünü bir bütün içinde toplayarak evrene ilişkin genel bir açıklama çerçevesi ortaya koymaya çalışan ve şüpheciliği bizlere aşılayan gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan biri olan Aristo… Behramkale’de bir felsefe okulu açmış, Erdeme Övgü adlı eserini burada yazmış, evlenip çoluk çocuğa karışmış ve yıllarca köyde yaşamış. Aristo’nun Behramkale’ye geliş nedenini bir kenara koyup , köyün kısa tarihçesini size aktarayım..
Suyun hemen karşısında bulunan Lesbos (Midilli) Adası’ndaki Methymna şehrinden gelen Aioller tarafından İÖ 2 binlerde, kıyı şeridi ile 1500 metre uzaklıkta olan Tuzla Çayı arasında kalan alanda, hem denize hem de karaya hakim bir tepede kurulmuş olan Behramkale, 4 bin yıllık tarihi boyunca Helen ve Pers savaşlarına, Aristotales’in derslerine, Büyük İskender’in fetihlerine, Roma ve Bizans uygarlıklarına, Haçlı seferlerine ve Osmanlı İmparatorluğuna tanıklık etmiş. Bağımsızlığına kavuştuktan sonra Attika Deniz Birliği’nin üyesi olan kentin idaresi, İÖ 350 yıllarında Hermias’ın eline geçmiş. Hermias, dönemin büyük iş adamı ve banker Eubulos’un kölesi olmasına rağmen yeteneği ve çalışkanlığı sayesinde sahibi tarafından öğrenim için Atina’ya gönderilmiş. Orada Platon’un öğrencisi olmuş, Aristo’yla dostluk kurmuş. Anadolu’ya döndükten sonra hem para hem de devlet işlerinde Eubulos’un ortağı olan Hermias, Assos kentini Eflatun’un öğrencileri olan Erastos ile Koriskos’a hediye etmiş, onlar da kentte bir felsefe okulu kurarak Hermias’ın politik düşüncelerini etkilemiştir. Platon’un ölümünden sonra, Hermias’ın daveti üzerine Aristo, Ksenokrates ile birlikte Assos’a gelmiş ve burada ilkokulunu kurmuş. Aristo’nun kaldığı üç yıl boyunca (347- 345) kent, Yunan düşünce hayatının önemli bir merkezi olmuş.
Aristo’nun felsefe okulunu kurması, kimi söylentilerde biraz daha romantikleştirilmiş, anlattıklarına göre Hermias’ın daveti üzerine Assos’a gelen Aristo, Hermias’ın kız kardeşi, güzeller güzeli Pythias’ı görür görmez âşık olmuş ve yemeden içmeden kesilmiş. Bunun üzerine Hermias, Assos’ta bir felsefe okulu açtığı taktirde kardeşini Aristo’ya vereceğini vaat etmiş ve hikaye mutlu sonla bitmiş.
Kimi kaynaklar ise Aristo’nun Atina’dan Behramkale’ye gelmesinin asıl amacının, Platon’un ünlü eseri Devlet’ten bahsettiği ideal devlet şeklini hayata geçirmek olduğundan söz ediyor. Keşke bu ütopyayı gerçekleştirebilseydi Aristo. O zaman herkes erdemli olmaya çalışırdı. Hatta devletin görevi, erdemli insanlar yetiştirmek olurdu. Ve en önemlisi, toplumsal uyumun sağlanması için kişisel bencilliğin ortadan kaldırılması zorunlu kılınırdı.
Assos’ta Güneşin Dansı
Assos’ta yaşanması gereken tecrübelerden biri Antik kentin en yüksek noktasında bulunan Athena tapınağına çıkmak. Kendinizi bir kartal gibi hissedeceğiniz bu noktada tüm Ege denizini ayağınızın altına alacak karşınızda bulunan Midilli adasına hükmedeceksiniz. Güneşin Ege denizi üzerindeki dansına tanıklık etmek için akşam saatlerini veya sabahın erken saatlerini tercih etmelisiniz.
Assos’ta temiz havada yapılan yürüyüşler akşam saatlerinde yerini yanan şömine ve Midilli Adası ışıkları eşliğinde uzun ve bol sohbetli bir akşam yemeğine bırakıyor.
Assos’ta Gün geceye kavuştuktan sonra ışıklar yanmaya başlar bire birer. Başınızı denize çevirdiğiniz zaman karşıda Midilli Adası’ndaki köylerin ışıklarının teker teker yanmaya başladığını görür, hayal etmeye çalışırsınız oradaki insanları. Işıklar uzaktan size göz kırpar gibidir. Her yanıp sönen ışığın başka bir insanın hayatı olduğunu düşünürsünüz. Sonra rüzgar size oradaki insanların da bu topraklara özlem duyduğunu fısıldar kulağınıza... Şöminede yanan odunların çıtırtısı eşliğinde dalıp gidersiniz kıyıya vuran dalga seslerine.
Sabah nasıl olur anlamazsınız. Veda zamanı gelmiştir. İçinizde buruk bir duygu olur. Antik limandan yukarıya Behramkale’ye çıkar küçük meydandaki kahvede son bir kahve içmek istersiniz. Kahvenizi yudumlarken Aristo’nun dersliğinde öğrendiğiniz felsefeyi , Agorada gezdiğiniz anları hatırlarsınız. Andezit taşından yapılmış kale duvarlarının hala süren ihtişamı gelir gözünüzün önüne. Antik limanın denizle kucaklaştığı yere hakim tepelerden uzun uzun baktığınızı, antik tiyatronun her bir basamağından nasıl haz alarak tırmandığınızı hatırlarsınız. Sanki kahveyi değil de antik sanatı tadarsınız. Athena tapınağının konumu, mimarisi artık bilinç altınızdadır. Tapınağa her baktığınızda eski çağlara dönüp tanrı Athena'yı saygıyla selamlamak, Ege’yi içinize çekmek istersiniz. Sonra yine güneş alçalır, gece başlar. Midilli adasındaki köylerin ışıkları birer birer yanmaya başlar...ve bir türlü veda edemezsiniz Assos’a… Çünkü Assos’ta veda yoktur.