Yazı ve Fotoğraflar : Uğur ÇELİKKOL
Yıllardır kenarından geçip mola vermeden geçip gittiğim Eskişehir’e bir Geleneksel Tiyatro semineri vesilesiyle yolum düştü. Şehir içinde Haller gençlik merkezinden Porsuk çayı kıyılarına, Reşadiye camiinden Odun pazarı evlerine kadar boydan boya yürüyerek yaptığım gezi beni fazlasıyla etkiledi. Bir kitabı kapağına bakarak değerlendirmek ya da bir insanı kıyafetine bakarak yargılamak hatasıydı benimkisi. Yıllardır yanından geçip gittiğim Eskişehir’i Anadolu’nun bozkırında soğuk ve renksiz bir şehir olarak düşünmüştüm. Yanılmışım.
Bursa’dan Eskişehir’e Günübirlik yapılacak bir gezide
mutlaka yapılması gerekenler:
Şehre girmeden önce rotayı Seyitgaziye çevirmeli Örencik-Sarıcailyas-Şükranlı-Çukurca üzerinden Frig vadisine ve Yazılıkaya’ya gitmeli, o muhteşem anıtı görmelisiniz. Türk- İslam tarihinin önemli komutanlarından Seyit Battal Gazi adına 1207 yılında Selçuklular tarafından inşa ettirilen külliye Seyitgazi ilçesinde bulunuyor. Bir tepenin üzerine kurulu Seyit Battal Gazi Külliyesi, uzaktan bakıldığında Ortaçağ şatolarını çağrıştırıyor.
Şehir merkezinde onlarca kafetarya ve pastaneden birini seçmeli, Porsuk çayı kenarında cıvıl cıvıl kafelerde oturarak, nehir üzerinde tekne gezisi yapmalısınız. Çiğbörek keyfini sakın atlamayın ! Restore edilmiş onlarca Odunpazarı evi Bursa’ya örnek olmalı. Lületaşını sanata çeviren ustalar Nallıhan’da. Caddelerdeki şehir mobilyaları, heykeller ve kentin en ücra noktasına kadar düzenli çalışan tramway hayranlık uyandırıcı. Haller binasına (Haller gençlik merkezi) gitmeli hareketli atmosferini koklayarak muhallebi yemelisiniz.
YERİN KULAĞI VAR
Lir çalan Tanrı Apollon ile flüt çalan Pan arasındaki yarışmada, arkadaşından taraf olan Midas, onun müzikten anladığını düşünen Tanrı Apollon tarafından eşek kulaklı hale getirilir. Büyük bir şapka ile kulaklarını gizleyen Midas’ın bu halini berber görür. Sırrı uzunca bir süre saklayan berber sonunda dayanamaz ve bir kuyuya “Midas’ın kulakları eşek kulakları” diye fısıldar. Bu söz kuyudan tüm krallığa yayılır ve sır ortaya çıkar. Bu durum sadece kralın sırrını değil, “yerin kulağı var” deyimini de ortaya çıkarır. Frigler’den geriye kalanlar arasında en etkileyici yapı olan Midas Anıtı, Eskişehir yakınlarında Yazılıkaya Vadisi içinde yer alıyor. M.Ö. 6. yüzyılın tarihlenen 17 metre yüksekliğindeki bu eşsiz eser her ne kadar Midas Anıtı olarak adlandırılsa da aslen dinsel bir anıt. Figler’in ana tanrıçası Matar için inşa edilen anıtın önünde tanrıça adına dinsel törenler yapılırmış. Antik kaynaklar ticaret yollarının kesiştiği, kaplıcalarıyla ünlü bir ticaret kenti olarak ta anılan Eskişehir’in eski çağlardaki adı Dorylaeum olarak geçiyor. Kent, Bizans döneminde de ticari ve doğal zenginlikleri sayesinde önemini sürdürmeye devam etmiştir. Öyle ki İmparator Jüstinianos’un, kentte yazlık bir sarayının bulunduğu, tarih kaynaklarında yer alıyor.
TARİHİ VE KENTSEL SİT ALANI ODUNPAZARI EVLERİ
1176 yılında, Selçuklu, 1289 yılında Osmanlı hakimiyetine giren Eskişehir, geçmişi ve bu günü geçmişiyle kaynaştırarak kimliğini ortaya çıkarmış. Tarihi evlerden oluşan odun pazarı semtinin sokaklarında, Anadolu şehirlerine özgü gündelik yaşam devam ederken, Porsuk çayı kıyısındaki yerleşimlerde modern yaşamın izlerine rastlamak mümkün. Kentte bulunan iki üniversite Anadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi öğrencilerinin kente büyük hareket getirdikleri apaçık ortada. Bu haliyle şehircilik anlamında hemde bir arada yaşamanın olmazsa olmazı hoş görü konusunda örnek alınması gereken bir kent Eskişehir.
Odun pazarı Türklerin bölgeye geldiklerinde ilk yerleştikleri yer olarak biliniyor. Türklerin yerleşim yeri olarak burayı seçmesi ile ilgili birde rivayet anlatılıyor. Bölgeye ilk gelenler, yerleşim yerini belirlemek için Porsuk çayı kıyısına ve bu günkü odun pazarının bulunduğu alana koyun ciğeri asarlar.odun pazarına asılan ciğer daha geç bozulunca buraya yerleşirler. Yukarı mahalle olarak adlandırılan odun pazarında bulunan onlarca tarihi Osmanlı evi, uzun yıllar kaderine terk edildikten sonra geçtiğimiz yıllarda başlayan yoğun restorasyon çalışmaları sayesinde semtin tüm çehresi değişti.Restore edilmiş onlarca ev ve sokaktan başka restore edilmekte olan bir o kadar daha ev ayağa kalkacağı zamanı sabırsızlıkla bekliyor.
İki veya üç katlı olan odun pazarı evlerinde genellikle cumba bulunuyor. Odunpazarında girişleri sokaktan olan bahçeleri arkada kalan evler ve bahçeleri önde olan girişe bahçeden geçerek ulaşılan evler olmak üzere iki tip ev bulunuyor. Tarihi kentsel sit alanı olan odun pazarında bulunan en önemli Osmanlı yapısı Kurşunlu Külliyesidir. 1525 yılına tarihlenen külliye Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Külliyedeki büyük kubbeli semahane, medrese odaları ve ön tarafı açık sütunlu geniş mekan buranın geçmişte Mevleviler tarafından kullanıldığının bir kanıtı. Akoğlan, Müftü, Tiryakizade Hasan Paşa ve Sivrioğlu Camileri Eskişehir’in geçmişini işaret eden diğer tarihi yapılar. Eskiden at arabalarının ve cefakar atların durağı olan Nallıhan ise günümüzde Eskişehir’in sembollerinden olan Lüleataşını işleyip satan ustalar ve hediyelik eşya dükkanları ile dolu.
İLGİNÇ MÜZELER
El sanatları konusunda kentin simgesi haline gelen lüle taşı ürünler satan dükkanlara şehir merkezindede rastlamak mümkün . Hatta bu konuda kentte bir müze bile var. Yunus Emre Kültür merkezinin bir bölümü valilikçe Lületaşı müzesi olarak düzenlenmiş. Burada, Eskişehirli ustaların maharetli ellerinden çıkmış en seçkin eserler sergileniyor. Ayrıca, lületaşının üretim aşamalarını bu müzede görmeniz mümkün.
Türkiye’nin ilk cam müzesi olan Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Odunpazarı Evleri Kompleksinde birçok usta cam sanatçısı ve eserlerini ağırlıyor. Müzede 42 cam sanatçısının eserleri sergilenmekte.
Yerli sanatçıların eserlerinin yanısıra Japon, Polonyalı, Letonyalı, Alman bazı sanatçıların da hediye ettiği eserler müzede yer alıyor. Müzenin 3 galerisinden ikisi müzenin devamlı koleksiyonunu sergilemek için kullanılırken; diğeri ise genç sanatçıların eserlerinin geçici olarak sergilendiği bir mekan olarak düzenlenmmiş. Müze binasında bir de Kütüphane ve Dökümantasyon Merkezi açılması planlanıyor. Müze binası restore edilmiş üç Odunpazarı evinin birleştirilmesiyle oluşmuş.
Cumhuriyet döneminin Eskişehir'deki en eski binalarından biri olan Odunpazarı Askerlik Şubesi, Anadolu Üniversitesi'ne tahsis edildikten sonra restore edilmiş ve "Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi" olarak düzenlenmiştir. Müze, 23 Nisan 1994 günü hizmete açılmıştır. Müzede Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş öyküsü belgelerle yer almaktadır. Türkiye'nin kuruluşunu anlatan 130 fotoğraf, Mustafa Kemal Atatürk'ün çeşitli dönemlere ait 51 portresi, Eskişehir yöresine ait çok sayıda etnografık eser bulunmaktadır.
Ayrıca meraklıları için karikatür müzesi, havacılık müzesi ve TCDD demir yolları müzesi ziyaretçilerini bekliyor.
PORSUK ÇAYI HAYAT VERİYOR
Porsuk çayı kıyısı Eskişehir’in genç yüzünü yansıtıyor. Birbirinden güzel köprülerle süslenen Porsuk çayı araç trafiğine kapalı kıyıları son derece iyi düzenlenmiş. Yürüyüş ve bisiklet yolları, heykeller ve ağaçlara bezenmiş oturma yerleri, şirin kafeler ve hava kararınca hareketlenen barlar Eskişehir’e Avrupa kenti görünümü veriyor.
Eskişehir, Anadolu kültürünün pek çok ünlü simasını yetiştirmiştir. Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu köyü gülmece dünyamızın sembol ismi Nasreddin Hoca’nın doğum yeri olarak biliniyor. İnsanları şiirleriyle birlik ve beraberliğe çağıran, sadece halk ozanı olmakla kalmayıp aynı zamanda bir filazof olan Yunus Emre ise Mihallıçık’a bağlı Sarıköy’de doğup burada bir süre yaşamış.
Eskişehir aynı zamanda bir kaplıca kenti. Zengin yer altı termal suları sayesinde kentin merkezinde bolca hamam ve termal banyo bulunuyor. Kent çevresindeki pek çok termale rağmen en ünlüsü Mihalgazi ilçesindeki Sakarılıca Kaplıcaları. Film platasonu andıran Odunpazarı sokakları, geleneksel lületaşı işlemeciliği, nefis çiğ börekleri, huzur veren porsuk çayı, şifa dağıtan kaplıcaları Eskişehir’e yapılacak bir yolculuk için yeterli nedenler. Ancak tüm bu nedenler dışında, sadece Frig Vadisini görmek için bile bölgeye gitmeye değer.