Karagöz Travel   Karagöz Travel
Karagöz Turizm Instagram Karagöz Turizm Facebook
Türsab
İstanbul'un resmi boğazın heykeli

Yolum İstanbul’a sık düşüyor, hatta hep oradan geçiyor diyebilirim. İşlerim bitiği zaman İstanbul’un farklı mekanlarını ziyaret etmeyi kendime alışkanlık edindim. Bir Turist rehberi olarak İstanbul derya ben deniz her seferinde yeni sokaklar keşfetme, yeni mekanlar öğrenme, eskilerini denetleme uğruna kendimi paraladığımı söyleyebilirim. Her gün binlerce insanın geçip farkedemediği yerlerden biri de Beşiktaş’ta ki Resim ve Heykel Müzesi... Beşiktaş’ın malum üst geçitli meydanına çok yakın, Dolmabahçe Sarayına doğru yürüdüğünüz de çınarlı yolun başında solda kapısı olan müzeye ilk gidişim 2 sene önce bir kış günüydü. Tur programlarıma ekleyebilir miyim düşüncesiyle ziyaret ettiğim müzenin önce durumu sonrada pazar günleri kapalı oluşu beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Yakın zamanda gittiğimde durumun değişmediğini gördüm. Ayakta kalmakta zorlanan tarihi binası kaybolmasın diye saklanmış, sonra da orada unutulmuş sanki... İstanbulluların bir çoğunun defalarca önünden geçtiği halde farkına bile varmadığı, içinde batı geleneğindeki Türk plastik sanatlarıyla ilgili en geniş koleksiyonu barındıran İstanbul Resim ve Heykel Müzesi uzun süredir ilgiye muhtaç durumda akıbetini bekliyor.

İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 1937'de Dolmabahçe Sarayı'nın Veliaht Dairesi'nde İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne bağlı olarak Atatürk'ün emriyle açılmış.
Günümüzde müzede 10 bin 817 eser var. Bunların yarısı büyüklü küçüklü yağlıboya tablolar... Diğer yarısını ise desen çalışmaları, gravürler, hat ve baskı eserleri, seramik, bronz, bakır olmak üzere değişik boylarda heykeller oluşturuyor. Günümüzde bu zenginliğin sadece 350 kadarı sergileniyor.
Türk resminin ve heykelinin 1960'lara ve 1970'lere kadar olan başyapıtları burada.
1980'lerden sonra müzeye yeni eser alımı yapılamamış zira Mimar Sinan Üniversitesi'ne bağlı olan müzenin devamlı bir bütçesinin olmadığını öğreniyorum.
Geniş kanatlı dış kapısından girip parke taşlı yolu geçtiğinizde sonunda Boğaz manzarası olan ferah müze bahçesi karşılıyor sizi ama bu bahçenin müzeye ait olmadığını ve boğaz kenarına ulaşamadığınızı öğreniyorsunuz ilerledikçe. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi'nin (KEİPA) kullanımında olan bahçe için müze yetkililerinden yorum yok. İçi de dışı kadar ihtişamlı olan bu müzeyi o gün benden başka ziyaret den yoktu. Oysa aynı müzeye yürüyerek ulaşabileceğiniz İstanbul Modern' in hareketliliği hiç azalmıyor. Atlı Köşk örneği de özellikle Picasso ve şu sıralarda devam eden Rodin sergileri ile ortada.
Etkileyici ana giriş kapısından içeri girdiğinizde kendinizi Osmanlı saraylarından birine adım atmış gibi hissediyorsunuz. Karşınızda sağlı sollu iki merdiven ve merdivenin balkon kısımlarında gördüğünüz Fahri Kaptan, Kasımpaşalı Hilmi gibi fotoğraftan yararlanarak resim yapan ilk asker kökenli sanatçıların saray ve saray bahçesi konulu çalışmaları size hoşgeldin dercesine duruyor. Müzenin üst katına çıktığınızda, Osmanlı dönemi heykelleri: İsa Behzat, Yervant Oskan... Biraz ilerlediğinizde Osman Hamdi'nin ünlü "Sarı Cübbeli"si... ve tabi içinde 10 tane “Osman Hamdi” eseri bulunan salon. Oğlunun ve kızının çocukluk portreleri, eşini resmettiği ünlü "Mimozalı Oturan Kadın", evi, arkadaşı... Dünyanın başka bir müzesinde, bu çapta bir ressama özel salon ayrılacağı kesin. Oysa içinde bulunduğunuz, duvardaki resimlerin birbiriyle yarıştığı küçük bir oda. Bu arada, müzenin deposunda Osman Hamdi’nin sergilenemeyen başka eserleri de var.
Bence çok önemli olan ilk kadın sanatçılarımız Melek Celal, Mihri Müşfik, Hale Asaf’ın eserleri, İbrahim Çallı'nın meşhur "Çingene Kızlar" ve "Manolyalar" eserleri de müzenin önemli eserleri arasında.
Sanat tarihi ve plastik değerler açısından çok önemli bir eser: Halife Abdülmecit'in yaptığı "Sarayda Beethoven". ki resime dikkatlice bakarsanız halifenin kendisi de dinleyiciler arasında, yabancı ressamlar Salvatore Valeri, Joseph Varnia-Zarzecki, Morris Utrillo, Andre Derrain, Leopold Levi, Amadeo Preziosi... ve adını sayamadıklarım.
Bu yıl, müzenin acil restorasyon ihtiyacıyla ilgili çıkan haberler belki yayın organlarında gözünüze çarpmıştır. Şubat ayında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, müzeyi ziyaret edip destek açıklamasında bulunmuştu. 7 Nisan'da ise restorasyon için devletten 10 yıl boyunca verilmek üzere 3 milyon YTL'lik yardım sözü geldi. Söz konusu ödeneğin bu yıl içinde aktarılması ve restorasyonun başlaması gerekiyor.
Dünya kültür başkenti olmaya aday bir şehrin belediyesinin bu kadar önemli birikimi olan bir müzeye gerekli ilgiyi göstermesini umuyorum. Şansımız odur ki İstanbul 2010 yılı Kültür Başkenti ilan edildiği için İstanbul genelinde kültür, sanat, tarihi ve doğal güzellikleri meydana çıkarma konusunda bir çalışma mutlaka yapılacaktır. Tahminime göre İstanbul Resim Heykel Müzesi de bu süreçte restore edilerek kurtulacak İstanbul’un resmi Boğazın heykeli olarak bu dünya şehrinde hakettiği konuma kavuşarak geleceğe taşınacaktır. Kültüre ve sanata sahip çıkanlar olarak özlemle bekliyoruz.
Yazı ve Fotoğraf: Uğur ÇELİKKOL / 30 Haziran 2006
Türsab  Türkiye

Karagöz Turizm Instagram  Karagöz Turizm Facebook

Gizlilik Politikası  Kullanım Şartları  Hesap Numaralarımız  Ödeme Şartları  İş Başvurusu

© 2020 Karagöz Turizm ve Seyahat Acentası

Profornet